TÜRKİYE MENAT BÖLGESİNDE YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANINDA BÜYÜMENİN LİDERİ
Yenilenebilir enerji çalışmalarına hız veren Türkiye bu alanda MENAT bölgesinin en büyük üreticisi olarak öne çıkıyor.
Yenilenebilir enerji çalışmalarına hız veren Türkiye bu alanda MENAT bölgesinin en büyük üreticisi olarak öne çıkıyor.
Yenilenebilir enerji çalışmalarına hız veren Türkiye bu alanda MENAT bölgesinin en büyük üreticisi olarak öne çıkıyor. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye'de 2010 ve 2014 yılları arasında elde edilen 14,6 GW'lik yeni yenilenebilir enerji kapasitesinin dörtte üçü Türkiye tarafından sağlandı.
Son dönemde çalkantılı bir süreçten geçse de Türk ekonomisi 2010 yılında bu yana enerji talebiyle birlikte hızlı şekilde büyüme gösterdi. Türkiye'deki enerji tüketimi Avrupa genelindeki düşüşün tam tersine yılda ortalama olarak %5,7 oranında artış gösterdi. Türkiye aynı zamanda, hem siyasi (ticari ilişkiler) hem de ekonomik (değişen petrol ve benzin fiyatları) nedenlerle, fosil yakıtları ve enerji ithalatına olan bağımlılığını sınırlamayı hedefliyor. Yenilenebilir enerjinin doğası gereği ‘çevre dostu’ olması, Türkiye'nin Avrupa çevre standartlarına uyum göstermesini sağlayarak AB üyesi olma olasılığını da artırıyor.
IHS Technology Güç ve Enerji biriminin üst düzey analiz uzmanı Josefin Berg, "Şu anda enerjiye yönelik talep, devletin de desteğiyle birlikte, hem Türkiye’deki enerji üreticileri hem de onlara malzeme, parça ve ekipman tedarik eden üreticiler için koşulları giderek daha da elverişli hale getiriyor" diyor.
Cazip fırsatlar
Türk hükümeti Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıldönümü ve aynı zamanda AB üyelik koşullarını yerine getirmek için kendi belirlediği son tarih olan 2023 yılına kadar enerjisinin %30'unu yenilenebilir kaynaklarından karşılar hale gelmeyi hedefliyor. Bu hedefe ulaşılması için mevcut hidro-enerji kapasitesinin 23 GW'den 32 GW'ye, rüzgar enerjisi kapasitesinin de 3 GW'den 10 GW'ye yükseltilmesi gerekiyor. 2015 yılında güneş enerjisi kapasitesi hedefi 5 GW'ye çıkarıldı.
Berg sözlerine şöyle devam ediyor: “Hidro-enerji kaynaklarının çoğunun kullanılmamış olması açısından Türkiye, MENAT bölgesinde özel bir konuma sahip. Hidro-enerji sektöründeki fırsatlar genel olarak bölgede daha az."
Yalnızca 2015 yılının ilk yarısında ülkede toplam kapasiteleri 1 GW olmak üzere yedi adet hidro-enerji santrali faaliyete girdi. Bu santraller, Türk hükümetinin 2010 yılında benimsediği, 2005 ve 2015 yılları arasında kurulmuş olan tüm elektrik santrallerine 10 yıl boyunca sabit bir enerji satış fiyatı sunan garantili tarife uygulamasından destek alıyor. Son hizmete alma tarihi, kısa bir süre önce 2020'ye kadar uzatıldı. Garantili tarife programı ayrıca yerel olarak üretilen türbin, jeneratör ve enerji sektörüne yönelik elektronik sistemlerin kullanıldığı projelere beş yıl ek süre veriyor.
Garantili tarife ve yerel kaynak kullanma şartı Türk güneş enerjisi sektörünün filizlenmesini de destekliyor. İlk güneş enerjisi santrali projelerinin 2016 yılında uygulanmaya başlaması planlanıyor; ancak parça üretimi için şimdiden birkaç yerel tesis faaliyete geçti bile. Güneş enerjisinin hidro-enerji ve rüzgar enerjisine kıyasla en önemli avantajı santrallerin daha küçük olabilmesi ve daha az izin gerektirmesi.
Berg sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak genel olarak güneş paneli ve parça üreticileri yerel üretim tesislerine yatırım yapmaya başlamak için öncelikle Türkiye'de güneş enerjisi sektörünün güçlenip güçlenmeyeceğini görmeyi bekliyorlar. Türkiye'de yenilenebilir enerji sektörünün asıl başarı hikayesi rüzgar enerjisi alanında.”
Türkiye, 2010 yılından bu yana MENAT bölgesinin tamamı için toplam 3,9 GW'lik rüzgar enerjisi kapasitesinin 3 GW'lik kısmına ulaştı.
Berg bu konuda şunları söylüyor: “Enerjiye yönelik artan talep nedeniyle rüzgar enerjisi tesisleri için piyasa fiyatının yüksek olması, enerjinin garantili tarife yerine piyasa fiyatı üzerinden satılmasını daha cazip hale getirdi. Bu da piyasaya büyük bir hareketlilik kazandırdı çünkü doğrudan devlet desteği olmaksızın rüzgar enerjisi santralleri kurmanın kârlı bir iş olduğu düşünülüyordu."
Bu durum Türkiye'de inşa edilen birçok rüzgar enerjisi santralinin yerel kaynak kullanma şartına tabi olmadığı anlamına geliyor; dolayısıyla da yabancı üreticilerden mal alan uluslararası tedarikçilere açık kapı bırakıyor. Berg, “Türkiye'deki rüzgar enerjisi üreticilerinin birçoğu gerektiğinde yerel kaynakları kullanıyor ancak yerel kaynak bulmak için özel bir çaba harcamıyorlar. Bununla birlikte, üreticileri garantili tarifeye geçmeye teşvik eden düşük fiyatlar nedeniyle artık bu durum değişebilir; bu da üreticileri yerel üreticilerle daha yakından ilgilenmeye itecektir."
Fas ve Mısır için ek fırsatlar
MENAT bölgesinin diğer köşelerinde, kendine ait petrol ve gaz rezervleri olan ülkelerde yenilenebilir enerji üretimi düşük seviyelerde seyrediyor. Türkiye gibi kendisine ait petrol ve gaz rezervleri olmayan ülkeler ise enerji üretimi konusunda daha bağımsız olmanın ve petrol ve gaz fiyatlarındaki dalgalanmalardan veya komşularıyla siyasi ilişkilerinden daha az etkilenmenin yollarını arıyorlar. Bu faaliyetler Dünya Bankası veya Avrupa Kalkınma Bankası gibi uluslararası kalkınma fonları tarafından destekleniyor. Bu alanda en aktif hareket eden iki ülke ise Fas ve Mısır.
Fas 2020 yılına kadar güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve hidro-enerji üretiminde 6 GW'lik bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Bu kapasitenin büyük kısmı güneş ve rüzgar enerjisinden elde edilecek ancak ülke aynı zamanda mevcut hidro-enerji santrallerini de yenileyecek. Mısır da 2020 yılına kadar enerjisinin %20'sini yenilenebilir kaynaklarından elde etmeyi hedefliyor.
Berg, bu ay sonunda gerçekleştirilecek olan CWIEME İstanbul fuarında, MENAT bölgesindeki yenilenebilir enerji sektörüne yönelik parça ve ekipman tedarikçilerini bekleyen fırsatları daha ayrıntılı şekilde değerlendirecek. Berg’in açılış konuşmasını yapacağı etkinlik 18 Kasım Çarşamba günü saat 10.00'da başlayacak. CWIEME İstanbul seminerleri İngilizce ve Türkçe dillerinde düzenlenecek ve tüm ziyaretçiler için katılım ücretsiz olacak.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Demir Çelik. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.