Vanguard, İddialı Projeleriyle Dünya Pazarına İmzasını Atacak
Vanguard Satış Direktörü Ufuktan Yavuz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Vanguard Satış Direktörü Ufuktan Yavuz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Vanguard Satış Direktörü Ufuktan Yavuz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz?
1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik - Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği mezunuyum. Daha sonra yine aynı fakültenin Kontrol Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Çalışma hayatım, burslu olarak okuduğum SEKA - Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları İzmit Genel Müdürlük Bilgi işlem Dairesi’nde başladı.
Sonrasında devam eden yaklaşık 15 yıllık sürede ise yine SEKA İzmit İşletmesi Kâğıt Fabrikası, Honeywell Türkiye ve Siemens Türkiye firmalarında geçti. Son 4 yıldır ise Vanguard firması Satış ve Proje Yönetim Direktörlüğü görevini yürütüyorum.
Firmamız, ilk çıkış sektörü demir çelik olmak üzere Eray Zünbül tarafından “Mühendislik alanında global bir firma olmak“ parolasıyla Almanya’nın Münih kentinde 2006 yılında kuruldu. Almanya‘dan sonra 2009 yılı itibariyle İzmir ve İstanbul’daki ofislerimizin faaliyete geçmesiyle Türkiye ve yakın coğrafyada Vanguard’ın hedef alanları içerisine girmiş oldu.
Vanguard, Almanya’da kurulmuş olsa da lojistik altyapı ve insan kaynağımızın yoğunluğunu Türkiye ve Türk çalışanlar oluşturuyor. Özellikle mühendislik ve üretim ekibimizin tamamı Türklerden oluşuyor.
İstanbul Satış ve Projelendirme olmak üzere 3 ayaklı bir yapının üzerinde duran bir firmadır Vanguard.
Firmanızın bünyesinde hangi faaliyetler gösteriliyor? Müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Öncesinde, endüstrinin en zorlu sektörlerinden biri olan demir çelik sektöründe başlayan yolculuğumuz, oluşan tecrübemizi daha sonra çimento, maden, su, kimya, enerji ve kâğıt gibi diğer sektörlere aktarmayı hedefledik. Yukarıdaki sektörlere yönelik olarak Vanguard, içeriğinde; motor, sürücü, PLC ve Alçak Gerilim sistemlerinin yer aldığı entegre anahtar teslimi çözümler ve bunların projelendirme, yazılım, devreye alma hizmetlerini sunuyor. Geçtiğimiz 4 yıl içinde İstanbul ve İzmir mühendislik ve imalat ofislerimiz insan kaynağı anlamında oldukça büyüdü. Hedeflerimiz doğrultusunda, sektörel anlamda bir satış yapılanması tamamlandı. Proje Yönetim yaklaşımları geliştirildi ve imalat altyapısı yenilendi. Gerek İstanbul satış ve projelendirme yapımızın büyümesi ve gerekse mühendislik ve imalatımızın büyümesi hem İstanbul’da hem de İzmir’de yeni ofis ve imalat alanlarına geçme zorunluğunu ortaya çıkardı. Firmamızda bunu destekleyecek alçak gerilim imalat ve OG (şalt, motor, sürücü) devreye alma ve saha kablolama işleri de yer alıyor.
Distribütörü olduğunuz firmalar var mı? Bizlere bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Vanguard olarak kendimizi elektrik ve otomasyon sektöründe bir mühendislik firması olarak konumlandırıyoruz. Müşterilerimize en iyi çözümleri sunmayı hedeflerken arka planda oluşmuş olan mühendislik ve üretim gücümüzü, katma değer yaratacak şekilde kullanmak istiyoruz. Mühendislik gücümüzü uluslararası firmalarla partnerlikler yaparak destekliyoruz. Bu şekilde beraber çalıştığımız firmalara da kendini ispat etmiş ürünler ile çözümler sunarak katkı sağladığımızı düşünüyoruz. Bu katkının temel bileşenleri ise; zamanlama, verim ve süreklilik. Ürün bazında, Almanya Vanguard olarak Siemens Bavyera Bölgesi’nin otomasyon konusunda güçlü partnerlerinden biriyiz. Bu durum “Global Solution Partner” olarak isimlendirilmiş durumdadır. Aynı zamanda Vanguard Türkiye, ABB Sürücüler konusunda iyi bir partneridir.
Firmanızın sektöründeki konumu, pazardaki gücü hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
Türkiye pazarı endüstriyel katma değer üretecek yatırımlar açısından yavaş gidiyor. Bunun aksine yakın coğrafyamızda yatırım ve endüstrileşme anlamında ciddi hareketler söz konusu. Hatta bunun sonucudur ki; birçok Türk yatırımcı bu pazarlara yöneldi. Bizimi hedeflerimize sahip bir firmanın Türkiye pazarı ile yetinmesi mümkün değil. Bunun sonucunda Vanguard’ın Türkiye yakın coğrafyasında ülkelerde ve hatta Almanya ve civarındaki ülkelerde potansiyel görüyor. Yapılanmamız da tüm bu potansiyele hitap edebilecek şekilde oluşturuldu.
Demir çelik sektöründe iddialı projeler gerçekleştirdik. Bu iddiamızı yeni projelerle yakın coğrafyaya özellikle; Arap Yarımadası, Kuzey Afrika, Rusya hatta Orta Avrupa’ya da taşımış durumdayız. Devamında demir çelik sektöründe yeni açılımlarımızı, yeni işbirliği ve partnerlikler ile de desteklemek istiyoruz. Ancak demir çelik gibi ağır sanayinin gibi lokomotif sektöründe elde ettiğimiz liderlik bizim için yeterli değil. Uygulamalar itibari ile benzerlikleri fazla ağır sanayinin diğer sektörleri; çimento, maden, su, kimya enerji, kâğıt gibi sektörlerinde de birikimlerimizi kullanmak ve tecrübelerimizi müşterilerimizle paylaşmak istiyoruz ve bunu uluslararası boyutlara taşımayı hedefliyoruz.
Mümkünse yurtiçi ve yurtdışından bazı referanslarınızı, üstlenmiş olduğunuz bazı projeleri bizimle paylaşır mısınız?
Vanguard bugün, demir çelik sektöründe kendi yeteneklerini ve kapasitesini kanıtlamış bir firmadır. Demir çelik pazarında, kendi konularında hem proses bilgisi hem de otomasyon ve elektrik birikimi ile uluslararası firmalarla ve yine uluslararası pazarlarda rekabet etmektedir. Uluslararası işler yapan birçok firmadan yeterlilik almış ve birlikte işler yapılmaktadır. Bu anlamda birikimi ve kabiliyetleri açısından elektrik ve otomasyon sektöründe kendini kanıtlamış, üstelik bunu en zorlu proseslere sahip demir çelik sektöründe yapmıştır.
Elektrik mühendisliği açısından bakıldığında; çimento, maden, su, kimya, enerji, kâğıt ve hatta alüminyum, cam, gibi ağır endüstriler uygulamalar açısından benzerlikler gösterir. Tesis güçleri yüksek, kontrol ettiğiniz ekipmanlar büyük, IQ sayıları yüksek, kontrol sistemi mimarileri karmaşık, sıcaklık, basınç gibi proses değerleri veya hızlar kritiktir. Otomasyon sistemi, motor & sürücü kombinasyonları, özellikle üretilen ürünün kalitesi için çok önemlidir. Aynı zamanda proses ekipmanları ve prosesi yönetenler için de oldukça kritiktir.
Vanguard; demir çelik, çimento, maden, su, kimya, enerji, kâğıt sektörlerini, özellikle katma değer katabileceği ve bu katma değeri uluslararası düzeyde pazarlayabileceği sektörler olarak belirlemiştir. Bunlara ilişkin altyapı çalışmalarını tamamlama noktasına gelmiş, gerekli işbirliklerini başlatmıştır. Buna istinaden demir çelik sektörü üzerine çimento, enerji, su, petro kimya uygulamalarını da eklemiştir.
Son dönemlere ait elektrik otomasyonunu yaptığımız referanslardan bahsetmek gerekirse; Türkiye, Cezayir, Nijerya, Kamerun, Irak, Suudi Arabistan, Rusya, Arnavutluk ve Hindistan’da komple hadde kurulumları. Yine komple Ark Ocağı kurulumları, Toz toplama tesisleri, Isıtma ve Tav Fırınları, Alüminyum Fırın uygulamaları, Vinç uygulamaları, İçme Suyu tesisleri, Su ve Gaz pompa istasyonları, Enerji Tesisleri ve Rusya da Çimento fabrikası uygulamaları olmuştur. Bu uygulamalar, SMS Meer, MWE, Koch H&K, WTE, KHD, CVS gibi dünya ölçeğinde iş yapan firmalarla birlikte gerçekleştirilmiştir.
Geçmiş yıllara oranla ülkemizdeki demir çelik ve diğer metal mamullerinde üretici firma sayısı arttı. Bu durum size ve sektöre nasıl yansıdı?
Bildiğiniz gibi, demir çelik bir ağır sanayi sektörü. Birçok sektörle karşılaştırıldığında gerek ortam ve gerekse güçler olarak iddialı bir sektör. Bunun üzerine, uygulamaların ve seçilen ekipmanların proses içerindeki ağır şartlardaki çalışmaları düşünülürse; gerek verim ve ekipman seçimleri ile gerekse uygulamalar açısından mühendislik oldukça ön plana çıkmaktadır. Bizim için demir çelik sektöründe hatta tüm sektörlerde mühendislik ve bunun yarattığı katma değer önemlidir. Doğru ürünü seçmekle başlayan bu süreç, doğru kombinasyonlar ve bunların doğru uygulanması ile gerçekleşir. Tüm projelendirmelerimizde uygun ekipmanları, uyumlu bileşenlerle bir araya getirip otomasyon birikimimizi yansıtarak çözümler sunmak ana ilkemizi oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra Vanguard Mühendisliği tarafından geliştirilen gerek haddehane gerekse Ark ocakları ve regülasyon sistemleri konusundaki paket yazılımlarımız ile hızlı ve güvenli çözümlerimizi pazarın da tercih ettiğini görmekteyiz. Bunun sonucunda müşterilerimiz verim, güvenlik ve sürekliliğin esas olduğu çözümlerle işletmelerini istedikleri performansta çalıştırıyorlar. Demir çelikte firma sayısının artması doğrudur ancak dönemsel olarak sektörde genel bir durağanlık da söz konusudur.
Diğer yandan Türkiye’de bu sektörde oluşmuş ciddi bir birikim vardır. Bu birikim, mekanik ve elektrik çözümleri ile bir araya getirilerek çevremizdeki coğrafyalara çözüm olarak sunulabilir. Bunların denemeleri geçmiş zamanlarda yapıldı ancak uygun olmayan veya olgunlaşmamış bileşenler hem bu birikim hem de Türkiye’den giden çözümler üzerinde kuşku oluşturmuştur. Vanguard olarak kendini ispat etmiş çözümlerimizle bu sektöre birikimlerimizi aktarmaya hazırız.
Yurtiçi ve yurtdışı pazar payınızdan bahsedecek olursak; yıllık pazar payınız, cironuz hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Geçmiş yıllara baktığımızda, yılda 6 - 8 hadde ve ark ocağı uygulaması yapabilir bir uygulama ekibimiz ve bunun altyapısı oluştu. Son yıllarda buna çimento sektörü, kâğıt, su, enerji gibi sektörleri de ekledik.
Pazar payı tanımlamasını yapmak her zaman zor olmuştur. Ancak birikim itibari ile bakıldığında, uluslararası firmalar ile işbirliklerini de düşünerek, demir çelik sektörü için özellikle uzun ürün uygulamaları konusunda kendimizi Türkiye’nin lider ve öncüsü olarak görüyoruz. İşin bütününü elektrik olarak projelendirebilen, imalat kabiliyetleri, yazılım altyapısı, alternatif çözümler ve çözümler için Ar - Ge çalışmaları ile Vanguard’ın bir benzeri firma yapısı Türkiye’de mevcut değil.
Pazar payınızı artırma adına yurtiçi ve yurtdışında yürüttüğünüz çalışmalar neler?
Demir çelik sektöründe yaptığımız projeler itibariyle iddialıyız ve bu iddiamız yeni projelerle yakın coğrafyaya da özellikle; Arap Yarımadası, Kuzey Afrika, Rusya hatta Orta Avrupa’ya da taşımış durumdayız. Devamında demir çelik sektöründe yeni açılımlarımızı, yeni işbirliği ve partnerlikler ile de desteklemek istiyoruz.
Ancak demir çelik gibi ağır sanayinin lokomotif sektöründe kendimizi konumlandırdığımız liderlik bizim için yeterli değil. Aslında uygulamalar itibari ile çok farklılıklar içermeyen ağır sanayinin; çimento, kâğıt, kimya, enerji, su, maden, cam gibi sektörlerinde de birikimlerimizi kullanmayı ve tecrübelerimizi müşterilerimizle paylaşmayı istiyoruz ve bunu uluslararası boyutlara taşımayı hedefliyoruz.
Son olarak şunları eklemek istiyorum; Türk mühendisliğini geliştirecek olan Türk sanayicileridir. Türk mühendislik firmalarına verilecek öncelik, sektörün sadece Türkiye sınırları içinde bir üretici değil, dünyada ölçeğinde yönetici de olmasını sağlayacaktır. Ancak sektörü yönetebildiğimiz zaman güçlü olabiliriz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Demir Çelik. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.