Çin ve Endonezya menşeli düşük maliyetli ithalat AB’nin rekabet gücünü zayıflatıyor
Avusturya merkezli çelik pazar araştırma şirketi SMR’ın her yıl düzenlediği Uluslararası Paslanmaz ve Vasıflı Çelik Konferansı, bu yıl İstanbul’da gerçekleşti. Konferansın açılış konuşmasını yapan SMR Genel Müdürü Markus Moll, Avrupa paslanmaz çelik sektörünün küçülmekte olduğunu belirtti. 2010 yılında AB’nin küresel paslanmaz çelik üretimindeki payı %25 iken, 2025’te bu oran %9’a gerilediğine dikkat çeken Moll, “Asya’daki yeni kapasite artışları ile birlikte bu bölgeden Avrupa’ya paslanmaz çelik akışı sürüyor” dedi. Konferansta, Çin ve Endonezya menşeli düşük maliyetli ithalatın AB’nin rekabet gücünü zayıflattığı konusunda görüş birliği oluştu.
Avusturya merkezli çelik pazar araştırma şirketi SMR’ın her yıl düzenlediği Uluslararası Paslanmaz ve Vasıflı Çelik Konferansı, bu yıl 16-18 Eylül tarihleri arasında İstanbul Swissôtel The Bosphorus’ta yapıldı. Üç gün süren etkinlik, üreticilerden servis merkezlerine, distribütörlerden hammadde tedarikçilerine kadar sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirdi ve 400’ün üzerinde katılımcı ile rekor kırdı.
Konferansın ana sponsoru PoscoAssan olurken; altın sponsorlar Global Metals, Lumturi ve Cronimet; gümüş sponsorlar ise Borşen Boru, Böllinghaus, Canada Nickel, Cogne, OMP, Sarıtaş ve Viraj olarak sıralandı. Bronz sponsorlar arasında Erkinox (ERK Boru), LME, Metalshub, Oryx Stainless, Poyraz Paslanmaz, Venus Pipes ve YC Inox yer aldı. Etkinliğin medya sponsorları Paslanmaz Çelik Dünyası (Metal Medya) ve Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) oldu. Ayrıca Poyraz Paslanmaz, konferans süresince verilen İngilizce-Türkçe simültane çeviri hizmetinin sponsorluğunu üstlendi. İstanbul Boğazı’nda düzenlenen tekne gezisi Cronimet sponsorluğunda olurken, “Türk Gecesi” konseptli gala yemeği ise Lumturi ve Global Metals iş birliği ve sponsorluğuyla organize edildi. Profesyonel dans gösterileri ve oryantal pazar alanı konseptiyle zenginleştirilen “Türk Gecesi” etkinliği katılımcılardan büyük beğeni topladı.
AB’nin küresel paslanmaz çelik üretimindeki payı geriliyor
SMR Genel Müdürü Markus Moll, açılış konuşmasında Avrupa paslanmaz çelik sektörünün küçülmekte olduğunu belirtti. 2010 yılında AB’nin küresel paslanmaz çelik üretimindeki payı %25 iken, 2025’te bu oran %9’a gerilemiş durumda. Kapasite kullanım oranları da düşerek 2024’te yassı ürünlerde %63, uzun ürünlerde %59 seviyelerinde kaldı. Moll, Asya’daki yeni kapasite artışlarının ve bu bölgeden Avrupa’ya yönelen paslanmaz çelik akışının sürdüğüne dikkat çekti. Ayrıca 2025’in ilk sekiz ayında AB’ye Endonezya’dan yüksek miktarda nikel pik demir, paslanmaz slab ve sıcak yassı paslanmaz çelik ithal edildiğini de rakamlarla anlattı. PoscoAssan’ı temsilen Aydın Avar, Türkiye paslanmaz çelik pazarının Çin ve Endonezya kaynaklı ucuz ithalat nedeniyle dengesizleştiğini belirterek koruma önlemleri alınması gerektiğini savundu. PoscoAssan’ın 2013’te faaliyete başlamasının Türkiye’nin ithalata bağımlılığını azalttığını öne sürdü. Avar, bu sayede paslanmaz soğuk hadde tüketiminin 100 bin ton, ihracatın ise 85 bin ton arttığını ifade etti. Ancak 2013–2024 arasında tüketim yalnızca %1,6 artarken, GSYH’nin %5,8 büyüdüğünü belirtti. “Çin’in hedefi Türkiye pazarını büyütmek değil, kontrol etmektir” diyen Avar, ABD ve AB’de artan koruma önlemlerine ilişkin analizler de paylaştı.
Antonio Marcegaglia, Avrupa paslanmaz çelik sanayisinin karşı karşıya olduğu zorluklara ve olası çıkış yollarına değindi. Artan savaş riskleri, yüksek enerji maliyetleri, korumacılık eğilimleri, hammaddeye erişim zorlukları ve bürokrasinin sanayiyi baskı altına aldığını söyledi. Buna karşın, enflasyonun gerilemesi ve finansal koşulların iyileşmesi gibi olumlu gelişmelerin Avrupa’nın cazibesini koruduğunu belirtti.
Enerji fiyatlarının düşmemesi halinde rekabetçiliğin kaybedileceğini vurgulayan Marcegaglia, enerji fiyatlandırma sisteminin yeniden tasarlanması ve nükleer enerjinin gündeme alınması çağrısında bulundu. CBAM’ın (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması) aşırı karmaşık hale geldiğini belirterek, bunun bir korumacı araca dönüşme riski taşıdığını söyledi. Koruma önlemlerinin ise denge gözetmesi gerektiğini ve pazarın tamamen kapatılmaması gerektiği uyarısında bulundu.
Asya’daki aşırı kapasite fiyatları düşürerek Avrupa’daki üreticileri zorluyor
Avrupa Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Leopoldo Rubinacci, Avrupa çelik sanayisinin sorunlarının yalnızca ticaretten değil, yapısal nedenlerden de kaynaklandığını vurguladı. Asya’daki aşırı kapasitenin fiyatları düşürerek Avrupa’daki üreticileri zorladığını söyledi. AB’nin zaten ticaret savunma araçlarını en yoğun kullanan bölgelerden biri olduğunu hatırlatarak, AB’nin ABD ile bir koruma yarışına girmeyeceğini ekledi. ABD’nin tek pazar yapısına karşın AB’nin çok parçalı olduğunu, benzer tarifelerin Avrupa’da maliyetleri artıracağını ifade etti. CBAM’ın ticaret aracı değil, çevreci bir politika olduğunu belirterek, ticaret önlemlerinden bağımsız yürütüleceğini vurguladı.
Lumturi Satış Direktörü Tomasz Nowacki, Slovakya’daki tesislerinden 37’nin üzerinde ülkeye ihracat yaptıklarını, yeni bir gelişme olarak yassıdan sonra uzun ürün segmentine de yatırım yaptıklarını anlattı. Avrupa’da talebin stabil seyrettiğini, büyümenin ise Asya ve Amerika pazarlarında yaşandığını vurguladı.
Avrupa’da bürokrasinin giderek karmaşıklaştığını, ancak müşterilerine sağladıkları hizmetlerle bunu giderdiklerini ifade etti.
Global Metals’in Türkiye ve Orta Doğu Bölge Müdürü Pınar Turan, şirketin beş kıtaya yayılan global ağı ve Türkiye pazarındaki aktif rolü hakkında bilgi verdi. Şirketin satışlarının %54’ünü paslanmaz çeliğin oluşturduğunu, toplam satışın 2024’te 65 bin ton, 2025 hedefinin ise 70 bin ton olduğunu paylaştı. Turan, politik riskler, korumacılık, hammade fiyatları, döviz ve navlun dalgalanmaları gibi faktörleri yakından izlediklerini ve müşterilerine buna göre hizmet sunduklarını belirtti. Konferansın en çok ilgi gören bölümü olan, paslanmaz yassı çelik odaklı “Şöminebaşı Sohbeti” panelinde Bernardo Velázquez (Acerinox CEO’su), Tim di Maulo (Aperam CEO’su), Kati ter Horst (Outokumpu CEO’su), Seyong Chun (PoscoAssan CCO’su), Pınar Sarıtaş (Sarıtaş YK Üyesi) ve Jürgen Pilarsky (Cronimet CEO’su) bir araya geldi. Paneldeki Avrupalı katılımcılar, Avrupa’da yassı paslanmaz çelik üretiminin stratejik önemini koruduğu vurgulandı. Avrupa içindeki üretimin altyapı, savunma, ulaşım ve yeşil dönüşüm yatırımları için kritik olduğunu belirttiler. Buna karşın, Çin ve Endonezya menşeli düşük maliyetli ithalatın AB rekabet gücünü zayıflattığı konusunda görüş birliği oluştu.
Pınar Sarıtaş:“Türkiye’ye paslanmaz çelik üretim tesisi kazandırarak ithalata bağımlılığı sonlandıracağız”
Hurdanın en sürdürülebilir hammadde olduğu, ancak Asya’dan gelen nikel pik demir ve slabların bazı tesisler için geçici çözüm sunduğu da ifade edildi. Yüksek performanslı alaşımlara geçiş ve hidrojen altyapısının geliştirilmesi ise Avrupalı üreticiler için yeni fırsatlar olarak değerlendirildi. Panelde Pınar Sarıtaş, Türkiye’nin ilk entegre paslanmaz çelik üretim tesisi projelerine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Yıllık 800 bin ton kapasite hedeflediklerini belirten Sarıtaş, Markus Moll’un yatırım hakkındaki sorusunu: “Bu yatırımı görevimiz olarak görüyoruz. Yatırım kararının ekonomik rasyonelliği olmasa bile, Türkiye’ye paslanmaz çelik üretim tesisi kazandırarak ülkemizi ithalata bağımlılıktan kurtarmak istiyoruz.” şeklinde yanıtladı.
Bunların yanı sıra, paslanmaz uzun ürünler, paslanmaz boru ve paslanmaz çelik kullanan sektörlere ve paslanmaz çelik üretim girdisi hammaddelerine yönelik yapılan detaylı sunumlar ve paneller büyük ilgi gördü. Konferans boyunca içerik oldukça yoğun ve kapsamlıydı, böylece sektörün tüm dinamikleri A’dan Z’ye analiz edilerek katılımcılara trendler ve yenilikler aktarıldı. Konferans aralarında yapılan ikili görüşmeler sayesinde firmalara yeni işbirlikleri kurma ve ticari bağlantılar geliştirme imkanı da sağlandı.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Demir Çelik. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.