2015 Yılının Daha İyi Bir Yıl Olmasını Bekliyoruz                        
                        
                            2014 yılında % 1.8 oranında düşüşle, 34.04 milyon tona gerileyen Türkiye’nin ham çelik üretimi, son iki yılda % 5.2 oranında düşüş ile, 2011 seviyesinin de altında kaldı. Son iki yıllık dönemde, dünya ham çelik üretimi ise, yüzde 5 civarında artış gösterdi. 2002-2012 yılları arasındaki dönemde, Çin…                        
                     
                    
                         2014  yılında % 1.8 oranında düşüşle, 34.04 milyon tona gerileyen Türkiye’nin  ham çelik üretimi, son iki yılda % 5.2 oranında düşüş ile, 2011  seviyesinin de altında kaldı. Son iki yıllık dönemde, dünya ham çelik  üretimi ise, yüzde 5 civarında artış gösterdi. 2002-2012 yılları  arasındaki dönemde, Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en hızlı  büyüyen sektörü konumunda bulunan 2011 ve 2012 yıllarında ise, büyük  üreticiler arasında üretimini en hızlı arttıran sektör konumunu elde  eden Türk çelik sektörünün, son iki yıl, dünyadan negatif yönde ayrışan  performansı endişeye yol açtı.
2014  yılında % 1.8 oranında düşüşle, 34.04 milyon tona gerileyen Türkiye’nin  ham çelik üretimi, son iki yılda % 5.2 oranında düşüş ile, 2011  seviyesinin de altında kaldı. Son iki yıllık dönemde, dünya ham çelik  üretimi ise, yüzde 5 civarında artış gösterdi. 2002-2012 yılları  arasındaki dönemde, Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en hızlı  büyüyen sektörü konumunda bulunan 2011 ve 2012 yıllarında ise, büyük  üreticiler arasında üretimini en hızlı arttıran sektör konumunu elde  eden Türk çelik sektörünün, son iki yıl, dünyadan negatif yönde ayrışan  performansı endişeye yol açtı.
Sektörün performansındaki düşüşün bir kısmı ihracattan kaynaklanıyor.  İhracat da, üretim ile paralel bir seyir izliyor. 2013 yılında miktar  açısından % 6.3, değer açısından % 7.9 oranında gerileyen çelik ürünleri  ihracatımız, 2014 yılında da, miktar açısından % 5, değer açısından  ise, % 4 oranında düşüş göstermiş bulunuyor. Çelik ihracatımızın, son  iki yılda miktar ve değer açısından % 11 civarında gerilemesi, 2012  yılına kıyasla, ihracatın miktar açısından 2.5 milyon ton, değer  açısından ise, 2 milyar dolar daha düşük bir seviyede kalması anlamına  geliyor. Başka bir ifade ile çelik sektörümüz, 55 milyar $ olarak  belirlenmiş bulunan 2023 ihracat hedeflerine yaklaşmak bir yana,  hedeften önemli ölçüde uzaklaşıyor.
Her ne kadar 2014 yılında % 7 civarında gerilemiş olsa da, sektörün  büyüme performansını olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurlardan  birini, 2013 yılında % 25 oranında artış gösteren ithalat oluşturuyor.

Performansta düşüşe yol açan diğer önemli bir faktörü ise, yurt içi tüketimdeki düşüş oluşturuyor.
 2013  yılında % 10 oranında artan Türkiye’nin görünür nihai çelik  tüketiminin, 2009 yılındaki krizden bu yana ilk kez, 2014 yılında % 1.9  oranında düşüşle, 31.32 milyon tondan, 30.74 milyon tona gerilediği  görülüyor.
2013  yılında % 10 oranında artan Türkiye’nin görünür nihai çelik  tüketiminin, 2009 yılındaki krizden bu yana ilk kez, 2014 yılında % 1.9  oranında düşüşle, 31.32 milyon tondan, 30.74 milyon tona gerilediği  görülüyor.
Çin’in artan etkinliğinin de etkisiyle, Orta Doğu ve Körfez  ülkelerine yönelik toplam çelik ürünleri ihracatımızın, 2014 yılında %  20 oranında düşüşle, 7.6 milyon tondan, 6.1 milyon tona gerilediği, daha  sınırlı seviyelerde de olsa, AB, Kuzey Afrika, Uzak Doğu &  Güneydoğu Asya bölgelerine yönelik ihracatımızda da düşüşler yaşandığı  görülüyor. Çin’in ihracatındaki artışın, yalnızca ihraç pazarlarımızda  değil, Türkiye iç piyasasında da etkisini gösterdiği, 2014 yılında,  Çin’den yapılan toplam çelik ithalatının, miktar açısından % 67 oranında  artışla, 600.000 tondan, 999.000 tona, değer açısından ise % 27  oranında yükselişle, 1.32 milyar dolara ulaştığı anlaşılıyor. Öyle ki,  yılın ilk yarısında aylık ortalama 50.000 ton olan Çin menşeli çelik  ürünleri ithalatı, sonraki aylarda hızlı bir yükseliş eğilimi  göstererek, Aralık ayında 250.000 ton seviyesinde gerçekleşmiş  bulunuyor. Aralık ayında Çin’den yapılan ithalat miktarının bu kadar  yüksek oluşu, 18 Ekim tarihinde bazı ürünlerin vergi oranlarındaki  artışın ne kadar yerinde ve zamanında bir düzenleme olduğunu ortaya  koyuyor. Çin menşeli ürünlerden ithalatı en fazla artış gösterenlerin,  alaşımlı çelikten filmaşin, alaşımlı çelikten yassı ürün, paslanmaz  çelikten yassı ürün, karbonlu filmaşin ve karbonlu kütük olduğu, Çin’in  ihracatındaki artış kadar, komşu ülkelerdeki belirsizliklerin ve dünya  ekonomisindeki dalgalanmaların da olumsuzlukları arttırdığı gözleniyor.
Çelik sektörümüz, tüm olumsuz gelişmelere rağmen, yüksek katma  değerli ürünler bazında gelişmesini sürdürmeye devam ediyor. Ülkemizin  güzide çelik üreticilerinden Tosyalı Holding’in, çelik ürünlerinde  Japonya’nın öncü şirketlerinden Toyo Kohan ortaklığında gerçekleştirdiği  Tosyalı-Toyo Çelik A.Ş yatırımı, Türkiye’nin yüksek katma değerli  ürünlere geçerek, gerek ithal ikamesi ve gerekse yeni ihraç ürünleri  geliştirmesi konusundaki çalışmaların aralıksız bir şekilde sürdüğünü  göstermesi açısından sektöre moral veriyor. Söz konusu tesisin  ürünlerinin, otomotivden elektrikli ev aletlerine, bilişim ürünlerinden  meşrubat kutularına kadar geniş bir yelpazede kullanılması, Avrupa’dan  Kafkaslar’a, Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyanın  ihtiyacını karşılaması bekleniyor. Çelik sektörümüzün bir diğer güzide  kuruluşu Kardemir, Kasım ayında çelikhanenin III. Konvertörünü, Ocak  ayında da 5. Yüksek Fırınını devreye alarak, kapasitesini 3 milyon tonun  üzerine çıkartmış bulunuyor. Tüm bu yatırımlar, durgunluk döneminde  dahi çelik sektörümüzün gelişmesini sürdürdüğünü göstermesi açısından  önem taşıyor.

2015 yılında, bir taraftan Çinli üreticilerin uluslararası piyasadaki  rekabeti, diğer taraftan da yurt içi talebin gelişimi, çelik  sektörümüzün gelişmesini belirleyecek faktörler olarak görülüyor. Hiç  şüphesiz, yurt içi talepteki canlılık yanında, bu talebin son yıllarda  olduğu gibi, ithalat yolu ile karşılanmaması da önem taşıyor. Ekonomi  Bakanlığı’nın ithalattaki haksız rekabetin önlenmesine yönelik aktif  yaklaşımları sektöre umut veriyor.
Söz konusu yaklaşımın olumlu sonuçlarının 2015 yılında alınmaya  başlanacağını, Körfez Bölgesinin, Çin’e kayan talebinin bir kısmının,  yeniden sektörümüze yöneleceğini, iç talepteki artışın, ağırlıklı bir  şekilde ithalat ile değil, yurt içi üretim ile karşılanacağını ve geride  bıraktığımız yıla kıyasla, daha iyi bir yıl idrak edeceğimizi  öngörüyoruz.
Dr. Veysel YAYAN
TÇÜD Genel Sekreteri