Daha ucuz ve daha temiz yüzde 100 yenilenebilir enerji küresel ölçekte mümkün
  Fosilin sonu görüldü
                        
                        
                            Özellikle son 20-30 yıldır sanayinin kontrolsüz ve hoyratça büyümesinin çevreye ve doğaya verdiği zararlar dünya gündemini sürekli meşgul etti. Küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında binlerce panel, toplantı, eylemler yapıldı. Artık hem bu toplumsal çevreci baskılar sebebiyle hem de teknolojinin…                        
                     
                    
                        Özellikle son 20-30 yıldır sanayinin kontrolsüz ve hoyratça  büyümesinin çevreye ve doğaya verdiği zararlar dünya gündemini sürekli  meşgul etti. Küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında binlerce  panel, toplantı, eylemler yapıldı. Artık hem bu toplumsal çevreci  baskılar sebebiyle hem de teknolojinin ilerlemesiyle temiz enerjiye daha  hızlı ve ucuz ulaşılır olması, ‘fosil’ in sonunu getirmiş görünüyor.
Yüzde 100 yenilenebilir elektrik küresel ölçekte mümkün ve daha ucuz…
Lappeenranta Teknoloji üniversitesi Güneş Ekonomisi Profesörü ve EWG  Bilim Kurulu Başkanı Christian Breyer ; ‘Yenilenebilir enerjiye geçiş ,  artık teknik fizibilite ya da ekonomik rantabilite konusu olmaktan çıktı  ve bir siyasi irade meselesine dönüştü’’ diyor. Yüzde 100 yenilenebilir  enerjiye dönüş , elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonları  sıfırlayacak ve enerji üretiminde yaşanan toplam kaybı çok büyük oranda  azaltacak. 2050 yılına kadar , bugün istihdam rakamlarının üzerine 17  milyon iş ekleyerek, 36 milyon kişiye iş imkanı sağlayacak.
Fosile bir dolar dahi yatırmanın anlamı yok
EWG başkanı Hans –Josef Fell ise ; ‘Fosil yakıtlara ya da nükleere  bir dolar dahi yatırmak için hiçbir sebep yok. Yenilenebilir enerji,  etkin maliyetli enerji sağlıyor. Kömür, Nükleer, Doğalgaz ya da petrol  kullanımının arttırılmasına yönelik her tür planın durdurulması şart.  Yenilenebilir enerjiye ve gerekli depolama ve şebeke altyapılarına daha  fazla yatırım kaydırılması gerekiyor. Bunların haricindeki her şey  gereksiz maliyetlere ve küresel ısınmayı arttırmaya neden olacaktır’’  yorumunu yapıyor.
Artık neredeyse her gün , dünya sanayi otoritelerinden, uluslararası  kuruluşlardan buna benzer açıklamalar geliyor. Elektrikli araçların  üretimi ve kullanımının beklenenden çok daha hızlı gerçekleşiyor. Tesla,  Faraday Future gibi firmalar neredeyse her ay bir öncekinden çok daha  verimli olan yeni bir model tanıtıyorlar. Norveç’in başkenti Oslo’da  hava kirliliğinin yoğunlaşması üzerine belediye sınırları içerisinde  dizel araçların kullanılması sabah 06:00 ile akşam 22:00 saatleri  arasında yasaklandı. Geçtiğimiz yıl Meksika'nın başkenti Meksiko'da  yapılan C40 Kentleri Belediye Başkanları Zirvesi, kentlerde hava  kalitesinin geliştirilmesi ve karbon emisyonlarının azaltılması amacıyla  tarihi bir adıma tanıklık etti. "Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu"  tarafından yapılan açıklamaya göre, zirveye katılan Paris, Meksiko,  Madrid ve Atina belediye başkanları yayımladıkları ortak bildiriyle  dizel yakıtlı araçları 2025 itibarıyla trafikten tamamen men etmeyi  taahhüt ettiği bildirildi.
Hollanda Parlamentosu Nisan 2016'da 2025 yılından itibaren dizel  araçların satışını yasaklayan bir yasa tasarısını onaylamıştı. Almanya  da elektrikli otomobil üretimini teşvik için benzinli ve dizel araçların  satışını 2030 yılından itibaren yasaklamayı planlıyor.
İyi haberler devam ediyor;
-Çin'den hava kirliliğine 361 milyar dolarlık önlem;
Çin'in son 40 yılda yakaladığı kalkınma ivmesi, bir yandan Çin'in  dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmasını sağlarken, diğer yandan  çevre kirliliği sorunlarını beraberinde getirdi.. Çin Ulusal Enerji  İdaresi, kirliliğin önlenmesi ve ülkenin enerji kapasitesinin  artırılması amacıyla 2020'ye kadar yenilenebilir enerjiye 2,5 trilyon  yüen (361 milyar dolar) tutarında yatırım yapacağını açıkladı.Çin, 13.  Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında ülkenin kömür kullanımını  azaltarak, rüzgar, hidro, solar ve nükleer enerjiyi kapsayan mevcut  yenilenebilir enerji kapasitesini artırmayı planlıyor.
Ve son bir aydır çıkan diğer ‘sevindirici’ haberler;
-Rüzgar Almanya'da ikinciliğe yükseldi. Alman Fraunhofer Enstitüsü  tarafından derlenen verilere göre, Almanya elektrik üretiminde  geçtiğimiz yıl beşinci sırada yer alan rüzgar enerjisi sektörü 2017'yi  nükleer, doğal gaz ve taşkömürünü de geçerek ikinci sırada  kapayabilecek. Linyitin hakim konumu devam ediyor. Güneş enerjisine  dayalı elektrik üretimi ise 38 TWh seviyesine ulaşmış durumda.
-Teksas da Rüzgarın gücü Kömürü aştı!
-Fransa rüzgarda 12 GW'ı, güneşte 7,5 GW'ı aştı. 2017'nin ilk 9  ayında Fransa'nın rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretim kapasitesinin  1.019 MW, güneş enerjisine dayalı kapasitesinin ise 484 MW arttığı  bildirildi.
En son iyi haber de Paris ‘ten geldi; Paris İklim Anlaşması'nın  imzalanmasının ikinci yıl dönümünde 10 Aralık 2017 de Paris'te yeni bir  iklim zirvesi düzenlendi. Fransa Cumnhurbaşkanı Emmanuel Macron ev  sahipliğinde Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler işbirliği ile  düzenlenen ''Tek Gezegen'' zirvesinin ana gündemi iklim değişikliği ile  mücadelede için gerekli finansmanın nasıl sağlanacağı idi.50 ülke  liderinin katıldığı zirveye geçtiğimiz yıl ülkesinin Paris İklim  Anlaşması'ndan çıkması kararını alan ABD Başkanı Donald Trump davet  edilmedi .Malesef bu zirveye ülkemiz de davet edilmedi. Zirve de alınan  en önemli karar : Dünya Bankası 2019 yılından sonra petrol ve doğal gaz  projeleri için, istisnai durumlar dışında, finansman sağlamayacağını  açıkladı. Zirvenin detayları şu adresten incelenebilir:  https://www.oneplanetsummit.fr/en/
Bu arada, Trump ın Paris İklim Anlaşmasını ABD adına imzalamamış  olmasına en anlamlı tepki ye de yine bir ABD li aktör Zirve de yaptığı  konuşma da gösterdi :
Arnold Schwarzenegger:
''Trump ABD'yi değil kendini Paris Anlaşması'nın dışında bıraktı'' 
Peki ülkemizde durum nedir? Bu sefer bizden de güzel haberler var; Bu  zamana kadar ihmal edildiği düşünülen, özellikle Güneş Enerjisi (GES)  yatırımlarında özellikle geçne sene 2017 yılında ciddi bir artış  yaşandı. Sadece şu rakamı vermek yeterli;2014 yılında sadece 40 MW olan  kurulu GES gücü, 2016 yılı sonu itibariyle 833 MW ‘ a, 2017 yılı sonu  itibariyle ise 2.246 MW’ a yükseldi .(Kaynak :  http://www.enerjiatlasi.com/gunes/ ). Özelikle 2017 yılında  lisanssız  GES yatırımları ve sübvansiyonların etkisiyle sıçrama etkisi yapan  sektörün, Türkiye’nin 500 bin MW GES potansiyeli olduğu düşünülünce daha  alınacak çok yolunun olduğu görülecektir. Rüzgar Enerjisinde de benzer  bir durum söz konusu, son yapılan YEKA RES ihalesi bu alanda da kırılma  noktası olacak ve sektörün önü açılmış olacaktır.   Yani haberler güzel.  Zaten en başta yazdığımız gibi ileri teknoloji, sanayi ve gelişmenin  olumsuz etkilerini en aza indirmek için çalışıyor. Özellikle Güneş  enerjisinde PV maliyetlerin teknoloji sayesinde gün geçtikçe düşüyor  olması, gelecek enerji senaryosunu da belirliyor. Energy Watt Group  (EWG) nin Bonn da düzenlenen COP23 sırasında yayınladığı rapora göre;   2050 yılında küresel ölçekte elektrik karmasının yaklaşık Yüzde 69’ unu  Güneş PV, Yüzde 18’ ini rüzgar enerjisi, Yüzde 8’ ini Hidroelektrik ve  Yüzde 2’sini Biyoenerji oluşturacak. Ve Yüzde 100 yenilenebilir  elektriğin küresel ölçekte toplam maliyetinin Dünya Ortalaması 2015 de  70 euro/MWh iken, 2050 yılında 52 Euro/MWh e düşeceği tahmin ediliyor.


Özet:
Yapılan çalışmalar ve gelinen nokta itibariyle tüm mevcut yenilenebilir  enerji potansiyeli ve depolama dahil tüm teknolojilerle 2050 yılına  kadar tüm küresel elektrik arzını karşılamaya yetecek güvenli enerji  üretilebilmesi mümkün. Artık ‘Fosil’ in sonu geldi. Ülkece zengini  olduğumuz , bize doğanın hediyesi ‘Güneş’ i önümüze,  ‘Rüzgar’ ı  arkamıza almamızın vakti geldi de geçiyor da. Artık ülke ve ekonomi  politiğimizi buna göre belirlememiz gerekiyor. Daha sağlıklı ve çevreci  bir dünya için, gelecek nesillere temiz ve yaşanılabilir bir dünya  bırakmak için. Güzel şeyler yapmak lazım.  Dünya yı ‘Güzellik’  kurtaracak çünkü.