Düşen Bıçağı Yakalamak Gibi...                        
                        
                            Geçen yılbaşı yayımlanmış yazımı buldum. Ne demişim diye baktım. Ana hatları şöyleymiş: Hurda - cevher savaşı kızışacak. İran - Irak – Rusya – Suriye - Çin köşeye sıkıştırılacak. Doğal kaynaklar ele geçirilmeye çalışılacak. Ekim 2013’den Ekim 2014’e, Çin’den ithalat %228 artmış. Çelikte atıl kapasitemiz…                        
                     
                    
                        Geçen yılbaşı yayımlanmış yazımı buldum. Ne demişim diye baktım. Ana hatları şöyleymiş:
    - Hurda - cevher savaşı kızışacak.
- İran - Irak – Rusya – Suriye - Çin köşeye sıkıştırılacak.
- Doğal kaynaklar ele geçirilmeye çalışılacak.
- Ekim 2013’den Ekim 2014’e, Çin’den ithalat %228 artmış.
- Çelikte atıl kapasitemiz artacak. 2014 yılında %67 kapasite kullanım oranı varmış.
- Yüksek maliyete ne kadar dayanabiliriz?
- 2023 hedefi hem gerçekçi değil, hem de piyasaya mikro yansıması olmazsa hiç önemi yok.
- Bu gidişle 2015 yılı ne yazık ki, 2014 yılından parlak görünmüyor.
Tuncay Sergen: Hurda - Cevher Savaşı Kızışacak.https://t.co/sUMGTsQHQC#hurda #cevher #demirçelik pic.twitter.com/fFq9CMMmvK
— Demir Çelik Sektörü (@celiksektoru) 3 Şubat 2016
Bunları bu yıl da tekrar ediyorum. Ancak ilavelerim var:
Doğal kaynakların dünyada miktarı azalırken fiyatları neden düşer ?  Düşünmek lazım. Dünya tüketimi %3 civarında düşmüşse, acaba üretim %3  azaltılsa, piyasa dengeye oturur mu sorusu kafamı kurcalıyor. Çünkü şu  an piyasada mantıksız bir durum var. Örneğin demir cevheri CFR Kuzey Çin  limanına teslim 38-40 ABD$/mt civarında. Avustralya’dan Çin’e navlun  12-15 usd desek, liman ve handling masraflarını da 5 ABD$ seviyesinde  düşünsek, demir madeninden limana nakliye 5-10 usd olsa, maden sahibine  15 ABD$/mt ya kalır, ya kalmaz. Yani madenci ocakta teslim etse cevheri,  eline kalan en fazla bir ton cevher için 15 dolar kalacak. İşletme  gideri, amortisman, finansman giderlerini hesaba katarsanız, kabaca,  demir cevheri bedavaya satılıyor bugün. Hatta belki maliyetinin bile  altında.

Bu mantıklı değil. Acaba böyle olmasında piyasa dışında başka faktörler mi var?
Burada bir soru sorup kafamızı biraz karıştırmak lazım. Demirin,  petrolün, madenlerin fiyatı böyle olunca kim kazançlı çıkar, kim  kaybededer ? Acaba bu fiyat seviyesinde, ekonomi kadar, uluslararası  yeni stratejilerin parmağı var mıdır diye düşünmemiz lazım. Global  rekabetin zorlaştığı bir dönemde, hammaddede darboğazımız var ama  coğrafi avantajımız var. Durgunluk var ama cevval işadamlarımız var.  Lakin coğrafi avantajımızı hala kullanmıyoruz. Mesela demir yolumuz, ya  limanlara bağlı değil, ya komşulara ulaşmıyor, aksak, yavaş, pahalı ,  hatta çalışmıyor. Yurtdışında demiryolları fabrikanın içine giriyor.  bizde hala Ereğli’de demiryolu yok. Orada yıllık takribi 10 milyon ton  yalnız çelik yükü var. Çolakoğlu’nun arazisinin ortasından demiryolu  geçiyor ama tesise branşman izni yok. Yurtiçi nakliyede demir yolunun  payı % 1,5 a düşmüş. En pahalı nakliye kamyonla. Biz yeni yollarla  kamyon nakliyesini destekliyoruz. Türkiye’deki kamyon sayısı, Avrupa  toplamından fazla olmuş. Ayrıca diyelim kamyonla mal satabildik, iyi  ilişki içinde olduğumuz komşumuz yok. Peki uzaklara nasıl satacağız?  Bunun bir planı, hesabı var mı?
YİSAD, yakın zamanda Etiyopya’ya dört kişilik bir inceleme heyeti  yolladı. Gelen raporun, bana göre, en dikkati çeken yönü, Çin’in oradaki  yatırımlarıdır. Etiyopya, mala aç, sanki Türkiye’nin 40-50 yıl önceki  hali gibi. 92 milyonluk bir pazar. Her şey lazım. Üretim kıymetli. Ortam  müsait. Kar marjı yüksek.
Oraya önce Çin gitmiş. Kendi firmaları için organize sanayi bölgesi  kurmuş. Arazi alıyor. Hem tarım hem sanayi için. Sınırdan kendi sanayi  bölgesine kadar 82 km otoban yol yapmış. Paraleline demir yolu yapıyor.  Oradan diğer Afrika ülkelerine ulaşmak için çabalıyor. Çin’in vizyonu  böyle. Çin, Etiyopya’da almış başını gidiyor. Bizim önümüze konan hedef  55 milyar dolarlık demir çelik ihracatı. Peki ne yapmışız bu hedef için?  Bu hedefin hesabı ne, mantığı nedir ? Ayrıca, çok satarak çok kar  etmek, 90 öncesinin mantığıydı. Madenciler mesela, daha çok satarak,  daha çok mu kar ediyorlar bugün ?
Doğal kaynaklarda, mesela petrol ve demir cevherinde, 100 dolara göre  hesaplanmış bütçelerde açık var. Bu nedenle arz patlaması var. Talep  düşük. Çin’in büyümesini 2016’da, % 7 hesaplıyorlar ama çok daha altında  olacağı kesin. Çin dediğimiz, çelikte dünyanın yarısı. Nasıl rekabet  edeceğiz ? Devlet yardımı, gümrük duvarlarıyla mı ? 2016’da dengeler  daha da bozulacak. Fiyatlar (bakır, demir, alüminyum vs) düştükçe eski  satış seviyesini/ hasılatını/cirosunu yakalamak için daha çok üretip  satmak zorunda kalacaklar. Ama çok satmanın da bir sınırı var. Karnı  doymuş adama daha kaç porsiyon yedirebilirsiniz? Bunlar düşündürücüdür.
Artık dünyada biri hapşırınca, biri nezle oluyor, öbürü grip, öteki  ise zatürre. Dünya, bugüne kadar 2007’nin parasını yedi. Ama Lale Devri  bitti. Şimdi globalleşmenin bedeli ödeniyor. Kendi ülkemizde de bunu  görüyoruz. 2007 öncesi farklı, sonrası farklı değil mi? Sanırım  dünyadaki bakırın yaklaşık %60’ını Çin alırdı. Ama Çin de yavaşlıyor.  Yüksek büyümeli BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika)  ülkelerinin performansı artık ya sıfır, ya da Rusya, ve Brezilya gibi  ülkelerde eksi seviyelerde. Bir de buna Çin ve dünyadaki büyümenin  yavaşlamasından nasibini alan madenci ülkeleri katarsak gerçek durum  ortaya çıkıyor.
ABD ayakta sayılır. Avrupa hala minderde sayılır. Petrole, madene ve  diğer metallere talepleri azaldı. Ama gerisinin nefesi daralıyor . Bu  kısır döngü elbet bir gün son bulacak. Lale Devri’nin son bulması gibi.  Çünkü hiçbir trend sonsuza kadar gitmez. Lale Devri nasıl 10 küsur yıl  sürdüyse, bu durum da o kadar sürebilir.
Kim bilir? Kahin değilim.
Ama sektörümüzün önü çok pusludur…
Gösterge olsun diye bazı temel emtia şirketlerinin hisse senedi fiyatlarına bakalım:
    - US Steel Aralık sonunda 8.70 ABD$ civarındaydı. 2014 yılında ise 46 ABD$ seviyesindeydi.
- XME (Metal maden şirketleri fonu) 15.5 ABD$. Ağustos 2014 tarihinde 43.20 ABD$ idi.
- Freeport McMoran (En büyük bakır madencisi) 7 ABD$. Temmuz 2014’de 39 ABD$ idi.
- Vale 3.38 ABD$. Temmuz 2014’de 15 ABD$ idi.
- Cliff Natural Resources (Demir ve kömürcü firma) 1.75 ABD$. Ocak 2014’de 26 ABD$ idi.
- BHP birkaç günde önce %7, sonra %4 artışla 25 ABD$ oldu. Ağustos 2014’de 74 ABD$ idi.
- Rio’da son dönemde artış var ama 28 ABD$ civarında. Ağustos 2014’de 59 ABD$ idi.
- Daha önce çok karlı olan yerli bir üreticimizin hisse  senetlerinin temmuz 2014’deki değeri 276.000 ABD$ olan hisse senedinin  bugünkü değeri ancak 93 200 ABD$ ediyor.
Peki, ben bu sektöre 2023 hedefi tutacak diye yatırım yapar mıyım, ya da hisse senetlerini alır mıyım?
Bence hayır.
Niye?
Bu hisse senetlerini almak, sektöre yatırım yapmak, yere düşen bıçağı yakalamaya benzer.
Yani bu durumun sonunu henüz görmedik. Hele bir 2016 geçsin diyelim.
Sağlığımız, huzurumuz yerinde olsun.
Olursa, bu yıl da kârımız bu olsun, diye bir dilek geçiyor içimden.
Tuncay Sergen / YİSAD Yön. Kur. Bşk.